7. Sınıf 4. Ünite

Allah’ın (c.c.) Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v.)

muhammed 1

nübüvvetÖmrü boyunca sahip olduğu mükemmel ahlakı, Allah (c.c.) tarafından seçilmiş bir kul olması ve vahiy alması Hz. Peygamberi insanlardan farklı kılmıştır. Hz. Muhammed (s.a.v.) kırk yaşına geldiğinde kulluğunun yanı sıra peygamberlik görevini de üstlenmiştir. Kur’an’da “Muhammed, Allah’ın elçisidir…” ayetiyle onun bu görevine işaret edilmiştir. Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiş bir kitaptır. O da Kur’an’ı ulaşabildiği herkese tebliğ etmiştir. Bir ayette bu konu şöyle açıklanmıştır: “… İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım diye vahyolundu…”Hz. Muhammed (s.a.v.), insanları yalnızca Yüce Allah’a kulluk etmeye çağırmıştır. O, daima hak ve tebliğ 1adaletten yana olmuştur. Güzel ahlak sahibi bir insan olarak iyiliğe ve yardımlaşmaya yönlendirmiş, insanları kötü ve zararlı davranışlardan sakındırmıştır. Onun uyması gereken ilkeleri Yüce Allah şöyle bildirmiştir: “İşte onun için (Ey Muhammed!) sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: ‘Ben Allah’ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum…”
Hz. Peygamber, Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını insanlara bildiren bir elçidir. “Ey Resul! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et…” ayetiyle peygamberlerin tebliğ görevi belirtilmiştir. Bu görevleri karşısında dünyevi hiçbir karşılık beklemedikleri ile ilgili olarak Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Oysa sen onlardan herhangi bir karşılık (ücret) da beklemiyorsun. O (Kur’an) bütün âlemler için bir öğüttür.”

Hz. Muhammed (s.a.v.) Son Peygamberdir
Her topluma insanları uyarmaları ve doğru yolu gösterip Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını bildirmeleri hatemülenbiyaiçin Allah (c.c.) tarafından bir peygamber gönderilmiştir. Bu peygamberlerin ilki Hz. Adem (a.s.), sonuncusu ise Hz. Muhammed’dir (s.a.v.).

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) verilen peygamberlik görevinin tamamlanması ile vahyin gelişi de son bulmuş ve Yüce Allah, artık yeni bir peygamber ve ilahi bir kitap göndermeyeceğini bizlere bildirmiştir. Hz. Peygamberin son peygamber olduğu Kur’an-ı Kerim’de şöyle bildirilmiştir: “… O, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur…”

Hz. Âdem’den (a.s.) Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar Allah’tan (c.c.) gelen bütün dinlerin ortak adı hz muhammed e1552932917410İslam’dır. Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gelen vahyin de son bulmasıyla İslam dini tamamlanmıştır. “… Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim…” ayetiyle bu durum ifade edilmiştir.

Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gönderilen Kur’an-ı Kerim son kitap olması nedeniyle tüm ilahi kitapların özünü kapsamaktadır. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) tebliğ ettiği ilahi ilkeler ve değerler, sadece indirildiği toplum için geçerli değildir. Tüm insanlığı kuşatıcı olarak gönderilen bu ilahi hükümler Kur’an’da bildirilmiştir. Kur’an, kıyamete kadar yaşayacak olan bütün insanların sorumlu olduğu ilahi bir kitaptır. Hz. Peygamber ise bütün insanlığın peygamberidir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Rahmet Peygamberidir
İncelik, acıma, şefkat etme, merhamet etme, affetme ve mağfiret gibi anlamlara gelen rahmet, terim
anlamı olarak bütün varlıkların iyiliğini istemek ve onlara her türlü yardımda bulunmaktır.

O’nun adı Ahmet’tir, Kâinata Rahmettir…

Allah’ın (c.c.) kullarına yol göstermek için görevlendirdiği peygamberler, insanlar için birer rahmettir.
Çünkü hata yapmaya yatkın olan insan uyarılmaya ve kendisine yol gösterilmesine muhtaçtır. Allah
(c.c.), Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “… Biz, Rabb’inin bir rahmeti olarak peygamberler
göndermekteyiz. O hakkıyla işitendir, bilendir.”

Hz. Peygamber, cehaletin hüküm sürdüğü bir toplumda görevlendirilmiştir. İnsanların inanç konusunda yanlışlıklara düştüğü, ahlaki olarak kötü bir durumda olduğu o dönemde Hz. Peygamber, bu yanlışların düzelmesi için çabalamıştır. Haksızlıkların yaygın olduğu, zenginin fakiri, güçlünün zayıfı ezdiği Cahiliye Dönemi’nde o, bütün insanlara merhametle yaklaşmış ve böylece İslam’a çağrı hızla yayılmıştır. Zengin, fakir, köle, hükümdar, çocuk, yetişkin demeden ırk, dil, cinsiyet ayrımı yapmadan tebliğ yapmıştır. İnsanları yalnız Allah’a (c.c.) imana, barış ve huzur içinde yaşamaya çağıran Hz. Peygamber, bir rahmet peygamberidir. Kur’an-ı Kerim’de onun bu özelliği şöyle ifade edilmiştir: “Resulüm! Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.”

Kimsesizlerin kimsesi oldu Hz. Muhammed (sav)

taifHz. Muhammed (s.a.v.), yaşadığı toplumda mazlumlara sahip çıkmıştır. Ezilenleri, köleleri, kimsesizleri her zaman koruyan Hz. Peygamber, açları doyurmuş, kapısına geleni boş çevirmemiş ve yardıma muhtaç insanlara yardım etmiştir. İnsanlara hem maddi hem manevi olarak destek olmuş ve içinde bulundukları sıkıntılardan kurtararak onlara güvenli bir ortam oluşturmaya çalışmıştır. Yüce Allah, “Andolsun size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir.” buyurarak onun ümmetine karşı olan bu merhametini bildirmiştir.

Hz. Peygamber, kendisine yapılan zulümlere karşı daima affedici olmuş ve yaptıkları yanlışı anlayıp doğruyu bulmaları için dua etmiştir. Beddua etmesini teklif edenlere, “Ben lanetçi olarak değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim.” diye cevap vermiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), yaşlılara ve çocuklara karşı özel bir ilgiyle yaklaşmıştır. Yaşlılara hürmetle, çocuklara sevgiyle davranmış ve Müslümanlara da bunu öğütlemiştir. Çok sevdiği küçük kuşu için üzülen bir çocuğa “Yâ Ebâ Umeyr, küçük kuşuna ne oldu?” diye hal hatır sorması, onu üzgün görünce de teselli etmesi Hz. Peygamberin çocuklara olan ilgisine güzel bir örnektir.

Yalnızca insanlara değil bütün canlılara değer veren Hz. Muhammed (s.a.v.), hayvanlara merhametle davranmış, eziyet eden insanları uyarmış ve ağaç dikmeyi teşvik etmiştir. Örneğin Hz. Peygamber, Şam bölgesine sefere çıkan ashabına: “… Sakın bir kadını, bir çocuğu veya bir ihtiyarı öldürmeyin. Tek bir ağaç bile kesmeyin. Hurmalıkları talan etmeyin. Evleri yıkmayın.” diye talimat vermiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kur’an’ı Açıklayıcıdır
Tarih boyunca Yüce Allah tarafından birçok peygamber ve ilahi kitap gönderilmiştir. Peygamberlerin ve ilahi kitapların gönderiliş amacı Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarını insanlara hatırlatarak onların dünya ve ahirette mutlu olmalarını sağlamaktır.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) de görevi kendisine gönderilmiş olan Kur’an-ı Kerim’i yaşamak, insanlara bildirmek ve açıklamaktır. Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur: Peygamberleri apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da üzerinde düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.”

Hz. Âdem’den (a.s.) bu yana gönderilen bütün ilahi kitapların özünü kapsayan Kur’an, indirilmeye başlandığı günden kıyamete kadar yaşayacak olan bütün toplumlara hitap etmektedir. Kur’an-ı Kerim, dünya ve ahirete dair pek çok şeyi içerir. İman, ibadet, ticaret, evlilik, miras, ölüm, cennet, cehennem gibi konular Kur’an’ın konularından sadece birkaçıdır.

Allah’ın (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de bildirdiği ilkelerin çoğu herkesin anlayabileceği açıklıkta bildirilmişken bazı ilkeler kapalı bir üslupta bildirilmiştir. Bu nedenle Hz. Peygamber, Kur’an’ın bütün ilkelerini hem yaşayarak hem de sözlü olarak açıklamıştır. Hz. Aişe (r.a.), Hz. Peygamberin Kur’an’ı yaşayarak aktarışını şöyle dile getirir: “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kuran’dı.” Kur’an’da ise Yüce Allah şöyle buyuruyor: “O, nefsinin arzusu ile konuşmaz. Size okuduğu Kur’an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.”

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Kur’an’ı açıklaması bizler için çok önemlidir. Çünkü Kur’an’da açık ve ayrıntılı bir şekilde anlatılmayan bazı konuların açıklanması gerekmektedir. Eğer Hz. Peygamber bu ayetleri açıklamasaydı ve inananlara doğru yolu göstermeseydi dinin emirlerini uygulamada Müslümanlar hataya düşebilirdi. Örneğin Kur’an’da namaz ve hac gibi ibadetler emredilmiş, Hz. Peygamber de Kur’an’ın bu emirlerini açıklamış ve bu konulara şu şekilde açıklık kazandırmıştır:“ Ben namazı nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın”, Haccın nasıl yapılacağı ile ilgili kuralları benden öğrenin.”

kuranı açıklayıcıHz. Muhammed (s.a.v.) Bütün İnsanlar İçin Uyarıcı ve Müjdeleyicidir
İnsan, unutabilen ve hata yapabilen bir varlıktır. Bazen küçük hatalar yaptığı gibi bazen de hayatını önemli derecede etkileyecek büyük hatalar yapabilir. Hatalar sadece yapanı etkilemekle kalmaz çevresindeki birçok insanı ve kendi ahiretini de etkiler. Bunun için insanın nasıl yaşadığı çok önemlidir.

Allah (c.c.), kullarına karşı çok merhametlidir. Kullarının hatalarının olabildiğince az olması için onları uyarmıştır. Bu uyarıları ilahi kitaplar ve peygamberler aracılığıyla bildirmiştir. Bizler için uyarıcı olarak gönderilen Hz. Peygamber, hatalardan olabildiği kadar uzak kalarak dünyada ve ahirette iyi bir yaşam sürmemizi amaçlamıştır. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır. “Biz, seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”

Hz. Peygamber insanları puta tapmak, Allah’a (c.c.) şirk koşmak ve toplumun düzenini bozmak gibi olumsuz davranışlara karşı uyarmıştır. Zina, hırsızlık, cinayet, yalan gibi davranışların kötü olduğunu bildirmiştir. Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarına uyanları Yüce Allah’ın eşsiz mükâfatlarıyla müjdelemiştir.
müjdeleyiciHz. Peygamberin uyarıları o henüz hayattayken birçok ülkenin yöneticisine gönderilen mektuplar vasıtasıyla geniş kitlelere ulaşmıştır. O, hiçbir insanın onurunu zedelememiş, kimseyi aşağılamamış, uyarılarını baskı ve zorlama yapmadan sürdürmüştür. Yüce Allah (c.c.), Hz. Peygamberin insanları uyarırken onlara karşı nasıl bir tutum sergilediğini şu ayet-i kerimede bildirmiştir: “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”

uyarıcıpervane

Hz. Muhammed (s.a.v.) Güzel Ahlakı Tamamlamak Üzere Gönderilmiştir
Toplum içinde insanların birbirleriyle ilişki kurması kaçınılmazdır. İnsan ilişkilerinde ahlak son derece önemlidir. Ahlaki kurallara uygun davranan insanlar, güzel ahlaklı olarak nitelendirilirler. Güzel ahlaklı insanlar ise ilişkilerini daha sağlıklı kurarlar.

Güzel ahlaklı insanların en iyi örnekleri peygamberlerdir. Hz. Muhammed (s.a.v.) ahlaki bozulmaların yaşandığı bir topluma rehberlik yapmıştır. “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurarak vahyin amacının güzel ahlaklı bir toplum oluşturmak olduğunu vurgulamıştır. Hz. Peygamber, şahit olduğu kötü davranışlara duyarsız kalmamış ve böyle davrananları güzel bir üslupla uyarmıştır. Örneğin çarşıda bir buğday satıcısının hile yaptığına şahit olunca onu, “… Bizi aldatan bizden değildir.” buyurarak uyarmış ve yaptığının Müslümana yakışmayacağını vurgulamıştır. Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” buyurarak onun örnekliğini bildirmiştir.

Hz. Peygamber, dürüstlüğü ve güvenirliği ile ön plana çıkmıştır. İnsanlara karşı son derece merhametli ve adaletli davranmış, kimsenin kalbini kırmamaya özen göstermiştir. Güler yüzlü, güzel sözlü, yardımsever tavırlarıyla çevresindekiler tarafından sevilmiş ve saygı görmüştür. O, insanı üstün kılan en önemli özelliğin güzel ahlak olduğunu, “Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlakı en iyi olanlarıdır…” hadisiyle bizlere bildirmiştir.

Yüce Allah, Hz. Peygamberin ahlakını şöyle tanımlamıştır: “Ve sen elbette üstün bir ahlak sahibisin.” Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamberi örnek olarak göstermiştir. Müslümanlar da Allah Resulünü örnek almalı, onun gibi güler yüzlü, güvenilir ve dürüst olmaya çalışmalıdır. Bütün canlılara karşı merhametli ve yardımsever olmalıdır.

bir yorum yaz