5. Sınıf 2. Ünite Kurân Kıssaları

Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Davud (a.s.)

Yüce Allah tarih boyunca her topluma peygamber göndermiştir. Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun ki biz her ümmete, ‘Allah’a kulluk edin, sahte tanrılardan uzak durun’ diyen bir elçi gönderdik…” ayetiyle bu gerçek vurgulanmıştır. Allah (c.c.) tarafından gönderilen tüm peygamberlere inanmak imanın şartlarındandır. Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerle ilgili pek çok ayet vardır.

Hz. Davud (a.s.) da Allah’ın (c.c.) dinini yayma mücadelesiyle bize tanıtılan peygamberlerdendir. Hz. Davud (a.s.) İsrailoğullarına gönderilen bir peygamberdir. Hz. Süleyman’ın (a.s.) babasıdır. Kitap verilen dört peygamberden biridir. Kendisine Zebur verilmiştir. Zebur, Tevrat’tan sonra indirilen ilahi bir kitaptır.

Hz. Musa’nın (a.s.) vefatından sonra İsrailoğulları yurtlarından çıkarılmış, ailelerinden uzaklaştırılmışlardı. Hz. Davud (a.s.) o dönemde henüz çok gençti ve peygamber olmamıştı. İsrailoğullarına bu yaşadıkları çok zor geliyordu. Kendilerine gönderilen peygambere gittiler. Allah’ın (c.c.) kendilerine hükümdarlık edecek birini göndermesini istediler. Bu hükümdarın liderliğinde savaşıp yaşadıkları zor durumdan kurtulma arzularını ona ilettiler. Peygamberleri onlara, “‘… Ya üzerinize savaş farz kılındığı halde, savaşmayacak olursanız?’ demişti. Onlar, ‘Yurdumuzdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz halde Allah yolunda niye savaşmayalım?’ …” diyerek savaşacaklarına söz verdiler.

Allah (c.c.) onlar için Tâlût’u hükümdar olarak seçti. Ama onlar itiraz ettiler ve “…‘O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyığız. Ona zenginlik de verilmemiştir.’ dediler. Peygamberleri şöyle dedi: ‘Şüphesiz Allah onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.’” Peygamberlerinin bu cevabı üzerine istemeye istemeye Tâlût’u hükümdar olarak kabul etiler. Savaş için yola çıkan ordunun içinde Hz. Davud da (a.s.) vardı.

“Tâlût askerleriyle birlikte ayrılıp sefere çıkınca, ‘Allah muhakkak sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, -eliyle bir avuç alan müstesna- ondan tatmayan da bendendir’…” diyerek onları uyardı. Ancak “…İçlerinden pek azı müstesnâ hepsi ırmaktan içtiler.” Hz. Davud (a.s.) su içmeyenler arasındaydı. Daha sonra bu ilk sınavı geçenlerden bir kısmı Câlût’un ordusunu görünce, “… ‘bu gün bizim Câlût’a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur.’…” diyerek savaşmaktan korktular. İçlerinde Hz Davud’un da (a.s.) bulunduğu müminler ise, “Nice az kişiler vardır ki, sayıca kendilerinden çok olan topluluklara Allah’ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.” diyerek Tâlût’a destek oldular. 

Savaşın sonunda “…Allah’ın izniyle onları yendiler. Davud Câlût’u öldürdü…” Bu galibiyetten bir müddet sonra Allah “…Ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti…” ve “…Davud’a da Zebûr’u verdik.” ayetlerinde ifade edildiği gibi Hz. Davud (a.s.) hem peygamber hem de hükümdar oldu.

Allah (c.c.) Hz. Davud’a (a.s.) derin bir anlayış, ilim ve hikmet vermişti. Ayrıca onu yeryüzünde halife kılmıştı. Hz. Davud (a.s.) kendisine verilen bu nimetleri daima Allah’ın rızası doğrultusunda kullandı. Hüküm verirken adaletten ayrılmadı. Çünkü Allah (c.c.) onu “Ey Davud! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde  insanlar arasında hak ve adâletle hükmet. Heva ve hevese uyma, yoksa bu, seni Allah yolundan saptırır. Doğrusu Allah’ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin bir azap vardır.” diyerek uyarmıştı. Müslümanların da kendilerine emanet verilen imkânları Hz. Davud’u (a.s.) örnek alarak asla kötüye kullanmamaları gerekir. 

Hz. Davud (a.s.) kendi el emeğiyle geçimini sağlardı. Yüce Allah, Hz. Davud’a (a.s.) zırh yapmayı öğretmişti. Bu zırhları satarak geçinirdi. O yaptığı sağlam ve dayanıklı zırhlar sayesinde İsrailoğullarına da savaşta avantaj sağlamış oluyordu. Müslümanlar onun kendi el emeğiyle geçinmesinden ve üreterek içinde yaşadığı topluma katkı sunmasından dersler çıkarmalıdır. 

Hz. Davud (a.s.) ibadete çok düşkündü. Güzel sesiyle sabah akşam Yüce Allah’ı zikrederdi. Bugün dilimizde “dâvûdî ses” deyimi bize ondan kalan bir hatıradır. Hz. Peygamber de “Allah’ın en çok hoşnut olduğu oruç, Davud’un orucudur. O, yılın yarısını oruçlu geçirirdi. Yüce Allah’ın en çok hoşnut olduğu namaz da Davud’un namazıdır. O, gecenin yarısını uyku ile geçirir, sonra kalkıp namaz kılar, sonra gecenin kalanında yine uyurdu.” buyurarak onun ibadete düşkünlüğünü vurgulamıştır.

Hz. Davud’un (a.s.) ettiği güzel dualardan birini Hz. Peygamber “Davud’un dualarından biri de şuydu: ‘Allah’ım! Senden senin sevgini, seni sevenin sevgisini ve beni senin sevgine ulaştıran ameli isterim. Allah’ım! Senin sevgini, bana kendimden, ailemden ve serin sudan daha sevimli kıl.” buyurarak haber vermektedir.

2 yorumlar

  • Sitenizi çok beğeniyorum. İyi ki bu site ile karşılaştım. Bir gün Din kültürü öğretmenimiz bu siteden ödev gönderdi bende bu siteyle tanıştım. Hemen hemen her şeyi izledim okudum. Bu siteyi herkese öneririm.Teşekkürler.

    • Böyle bir fayda sağlayabildiğime çok memnun oldum. Paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

bir yorum yaz