Toplumlar günlük yaşamlarını düzenlemek ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak üzere bazı kurallar oluştururlar. Bu kurallar yazılı olarak ifade edilebildiği gibi bazen de alışkanlıklar olarak devam eder. Oluşturulan kuralların yazıya geçirilmemiş olanlarına örf, eskiden beri tekrarlanarak yerleşmiş ve alışkanlık haline gelmiş olanlarına da âdet denir.
Toplumumuzda bireyler, doğumlarından ölümüne kadar çok çeşitli örf ve âdetlerle iç içe yaşar. Bireylerin mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmelerinde toplumsal hayatta örf ve âdetlere dikkat etmeleri etkilidir. Her ne kadar kanunî bir bağlayıcılığı bulunmasa da örf ve âdetlere saygı duyulması, sağlıklı bir toplumun oluşmasına katkı sağlayacaktır. Bireylerin kişiliklerine ve karakterlerine uygun olarak ortaya çıkan örf ve âdetlerin kabullenilmesi kolaydır. Fakat bunların bireyin yaşamına olumsuz müdahalelerde bulunmaması da önemlidir.
Örf ve âdetlerin oluşmasında toplumsal ihtiyaçların yanı sıra dinin önemli bir etkisi vardır. Toplumsal yaşantımızda dinin izlerini görebileceğimiz pek çok örf ve âdetle karşılaşırız. Örneğin, yeni doğan bir çocuğun sağ kulağına ezan okunması, sol kulağına ise kamet getirilmesi dinin etkisiyle ortaya çıkmış bir gelenektir.
Müslümanlar, erkek çocukların sünnet edilmesi sonrasında bir sünnet düğünü düzenleyerek hem eğlenir hem de çocukların hayatında önemli bir dinî sorumluluk yerine getirmiş olurlar. Bu vesileyle Kur’an-ı Kerim ve mevlitler okutulur, birlikte yemekler yenir ve sünnet olan çocuğa bu dinî sorumluğu yerine getirmesinin bir hatırası olarak hediyeler verilir.
Dinin etkisiyle ortaya çıkan önemli geleneklerden biri de Muharrem ayında aşure dağıtılmasıdır. Yapılan aşure çevredeki evlere dağıtılarak hayır dua alınır.
Bunlardan başka; yeni doğan, askere giden ya da ölen birisi için mevlit okutulması, bayram ziyaretleri, cenaze törenleri, kabir ziyaretleri de örf ve âdetler üzerinde dinin izlerini görebileceğimiz uygulamalardır. Ayrıca Cuma günleri ve kandil geceleri de dinin etkisinin toplumsal hayatta görüldüğü önemli zamanlardır. Müslümanlar bu özel gün ve gecelerde bir araya gelerek ibadetler yapar ve birbirleriyle görüşürler.
Örf ve âdetlerimizdeki dinî içerikli uygulamalarla ilgili olarak bizlere düşen görev; bunların bilinçli bir şekilde devam etmesini sağlamaya çalışmaktır. Dinin özüne aykırı olmayan geleneklerin korunması konusunda gayretli olmak ve bunları nesilden nesile bozmadan aktarmak da sorumluluklarımız arasındadır.
Düğünlerimizi de dualar ile yaparız: