Öz denetim kişinin dışarıdan bir baskı olmaksızın, davranışlarını denetleyip sınırlaması, kendini kontrol edebilmesidir. Toplumsal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için insanların kendilerini öz denetime tabi tutması gerekir. İnsan bu sayede davranışlarını ve isteklerini kontrol eder.
İnsan, söz ve davranışlarından sorumlu bir varlıktır. Yüce Allah, Kur’an’da insanın sorumlu bir varlık olduğunu şöyle bildirmiştir: “İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” Bu ayet gösteriyor ki İslam dininde insanlar davranışlarında tamamen serbest bırakılmamıştır. Her Müslümanın hal ve hareketlerinde uyması gereken birtakım kurallar vardır. Bu kuralların amacı insanları güzel davranışlara yönlendirmek ve Yüce Allah’ın rızasına uygun olmayan tavırlardan da sakındırmaktır.
Hz. Peygamber Müslümanların her zaman Allah’a (c.c.) karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini şöyle belirtmiştir: “Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.” Bu nedenle davranışlarımızı daima kontrol etmeliyiz.
Her şeyi gören ve bilen Allah’a (c.c.) inanan insan, yaptıklarının bilindiğinin farkında olur. Bu bilinç inanan insanı, doğruluğa ve kontrollü bir hayata sevk eder. Her istediğini yapmaması gerektiğini bilir. Ahirette hesap vereceği düşüncesiyle Allah’ın (c.c.) kendisine yüklediği sorumluklara göre yaşamaya gayret eder. İnsan bu sorumluluğun aksine hareket ettiğinde Allah’ın (c.c.) kalbine yerleştirmiş olduğu utanma duygusu onu engellemelidir. Allah Resulünün şu sözü de bu gerçeği vurgulamaktadır: “İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan dilediğini yap!”
Öz denetime sahip olan kişi nerede nasıl davranması gerektiğini bilir. İslam dini kişinin kendini kontrol edebilmesi için hükümleriyle inananlara güzel ve kötü davranışlar konusunda rehberlik eder. Yüce Allah, iyi bir kul olarak yaşayabilmeleri için insanlara rehber olarak Kur’an-ı Kerim’i göndermiş, Kur’an’ı bizzat yaşayarak göstermesi için de Hz. Muhammed’i (s.a.v.) görevlendirmiştir. Bu husus bir hadiste şöyle vurgulanmıştır: “Sözün en güzeli Allah’ın kitabıdır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.”
Davranışlarını kontrol altında tutmak, şeytanın hile ve tuzaklarına karşı bilinçli olmak ve Müslümana yakışır bir öz denetim duygusuyla yaşamak her Müslümanın gayesidir. Aksi halde nefsinin her istediğini yapan ve Allah’ın (c.c.) emrettiği yoldan ayrılan kişi, nefsinin isteklerini Allah’ın (c.c.) isteklerinin önüne geçirmiş olur. Bu durum Kur’an’da şöyle belirtilmiştir: “Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?”
Bir kişinin öz denetim sahibi olması ve davranışlarını Allah’ın (c.c.) isteklerine göre düzenlemesi, bir meyve bahçesinin bakımını yapmaya benzer. Bahçedeki zararlı otlar ve böceklerle mücadelenin sürekli yapılması gerekir. Aksi takdirde bahçedeki verim düşer ve zamanla geri dönülmez zararlar oluşur. İnsanın da nefsinin gayrimeşru arzularıyla ve şeytanla mücadelesi sürekli bir öz denetimi gerektirir. Bu mücadele Kur’an’da “Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir.” ayetiyle ifade edilmiştir.
Öz denetim sahibi bir Müslüman, kendisini sürekli kontrol altında tutar ve sorumluluk bilinciyle nefsini hesaba çeker. İnsanlarla ilişkilerinde kendisine yapılmasını istemediği davranışları başkalarına yapmamaya özen gösterir. Bu konuda Hz. Muhammed (s.a.v.), imanın hangi hallerde daha değerli olacağını soran Muâz b. Cebel’e “…Kendin için istemediğini insanlar için de istemediğin zaman.” diyerek cevap vermiştir.
İbadetler Müslümanın öz denetim sahibi olmasını sağlar. Namaza devam eden bir müslüman “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.” ayetinde belirtildiği gibi kendisini kötülüklerden uzak tutmaya çalışır. Oruçla nefsini kontrol altına almayı öğrenir. Öte yandan öz denetim sadece kişinin kendi davranışlarıyla sınırlı değildir. Kişinin kötülük ve haksızlıklara karşı duyarlı olması ve bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi de gerekir. “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar ve Allah’a inanırsınız.” ayeti Müslümanların kendi iç dünyalarındaki duyarlılığın sosyal hayata yansıması gerektiğini bildirmektedir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) şu hadisi de öz denetimin insanlar arasındaki ilişkiyi düzenleyen boyutuna dikkat çekmektedir: “Bir kötülük gören kişi onu eli ile değiştirsin. Buna gücü yetmez ise dili ile değiştirsin. Bunu da yapamazsa kalbi ile o kötülüğe karşı tavır koysun (onu hoş görmesin) ki bu da iman eden kişinin asgarî yapması gereken şeydir.”