Sorumluluk, kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi ve mesuliyet anlamlarına gelir. Sorumluluk duygusu insan hayatına yön veren önemli bir değerdir. Bu duygunun yardımıyla insan görevlerini bilir ve bu bilinçle hayatını devam ettirir.
İslam dini, insanı sorumlu bir varlık olarak kabul etmiş ve davranışlarından sorumlu tutmuştur. Yüce Allah, toplumlara peygamber göndererek onlara sorumluluklar yüklediğini şöyle bildirmiştir: “Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.”
Diğer bir ayette de Yüce Allah insanların sorumluklarını yerine getirmedeki durumlarını şu şekilde bildirmiştir: “Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri de yükleme! …”
İnsanın Allah’a (c.c.) karşı en önemli sorumluluğu kulluktur. Bu bilinçle yaşayan Müslüman, hayatındaki dinî, ahlaki, toplumsal, hukuki sorumluklarını da bilir ve üzerine düşen görevleri yerine getirir. Allah’a (c.c.) karşı sorumluluğunun bilincinde olan insanın diğer bir yükümlülüğü de anne ve babasına yöneliktir. Yüce Allah bu konuyla ilgili şöyle buyurmuştur: “(Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri haber vereyim: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya iyi davranın…” Bu konuyla ilgili Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.”
Hz. Muhammed (s.a.v.), Allah’a (c.c.) kulluk sorumluluğunu yerine getirmenin yanında peygamberlik vazifeleri konusunda da çok titiz davranmıştır. O bazen geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılmış, Allah’ı (c.c.) zikretmiş ve Allah’tan (c.c.) bağışlanma dilemiştir. Bir yandan Allah’ın (c.c.) kendisine verdiği risalet görevini en güzel şekilde yerine getirmiş diğer yandan da evindeki işleri diğer aile reisleri gibi kendisi görmüştür.
Hz. Peygamberin davranışlarını örnek alan bizler de verilen görevleri ihmal etmeden en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmalıyız. Kulluk sorumluluklarımızı, ailedeki, okuldaki, toplumdaki görevlerimizi zamanında ve gerektiği gibi yerine getirmeliyiz. Böylece hem Allah’ın (c.c.) rızasına uygun yaşamış hem de toplumda çalışkanlığıyla tanınan saygın bir insan oluruz.